Osmanlı döneminden kalan eski kabristanlara giderseniz, Arap harfleriyle yazılmış mezarların yanında, Latin harfleriyle yazılmış yeni yeni mezarlar görürsünüz. Hiç kuşkunuz olmasın, aslında o yerlerde de eski harflerle yazılmış mezar taşları vardı. Büyük bir duyarsızlıkla bu taşlar tahrip edilmektedir. Mezarlıklar, 15. yüzyıldan başlayarak İstanbul’un toplumsal yaşamına, burada yaşayanların demografik özelliklerine, sanat anlayışına, inanç ve âdetlerine ışık tutan ve halkın kültürünü yansıtan önemli ve güvenilir kaynaklardır. Mezarlıkların böylesine keyfî ve gelişigüzel talan edilmesiyle, geçmişe ait bilgi toplamak için mezar taşları üzerinde araştırma yapmak, giderek olanaksız hâle gelmektedir.
Yok edilen aslında tarihtir. Yüzyıllar öncesine ait bu kültür varlıkları, bilgisizlik, ilgisizlik ve saygısızlıkla birer birer hunharca yok ediliyor. Talancılar kaba, kalın ve gaddardır. Bu nedenle mevcut mezar taşlarını tesbit ve tescil ederek fotoğraflarıyla belgelemekten başka çare yoktur. Bu kitabı hazırlama nedenlerinden biri, bir gün bunların da talana uğrayıp yok olacağından duyulan endişedir.